Bir “FakeNewsEra” “Yellow Journalism”

Medya etiği ya da gazetecilik etiği alanının;
“Gazetecinin ahlaki sorumlulukları nelerdir?” “Doğru haber nasıl yapılır?” gibi soruların üzerinde
durduğunu söyleyebiliriz. Gazetecilikle birlikte 1970-80’lerde gelişen kitle iletişim araçları,
enformasyon sirkülasyonu bu alandaki etik tartışmaların kapısını aralamıştır. Doğru haber, dürüstlük,
tarafsızlık, özerklik, objektiflik gibi terimlerin üzerine eğilmiştir.

Sarı Basın: 19’ncu yüzyılın sonlarına doğru 1895 yılında New York’ta iki günlük gazete olan Joseph
Pulitzer’in New York World Gazetesi ile Willam Randolof Hearst’ün New York Journal Gazetesi birbiriyle
acımasız bir tiraj yarışına girerler. Bu rekabet sonucu ortaya ilk önce “Sarı Çocuk” terimi, kısa bir süre
sonra bu da değişerek “Sarı Basın/Gazetecilik” terimi basın dünyasında kendisine yer edinmiş ve
literatüre girmiştir. (Soygüder, 2013) Karikatür ’ünde bize gösterdiği gibi “sarı gazetecilik-basın” terimi
sahte haberler, ucuz sansasyonlar, kışkırtıcı magazinsel içerikler ile rekabeti güçlendirmeye yönelik bir
amaç taşımaktadır. Mart 1898’de Morning Journal’in çizimcisi Frederick Remington, Havana’dan
patronu Hearst’e şöyle yazıyordu: “Durum sakin. Burada bir sorun yok. Savaş olmayacak. Beni geri
çağırmanızı istiyorum.” Hearst ise çektiği telgrafta cevap olarak şöyle dedi: “Lütfen kalın. Siz
çizimlerinizi yapın, ben size savaş çıkartırım.” (Barındık, 2018) Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir Irak
savaşı gibi… En hayati durumlarda bile editöryal hiyerarşinin baskın çıktığını pragmatist bir yaklaşım ile
sadece gazetenin geleceğinin düşünüldüğünü görebiliriz. Tirajların yüksek olması ya da TV’de reyting
ve reklamın yüksek olması dünyada herhangi bir yerde yaşam hakkı ihlal edilen toplumlardan daha
önemli olabiliyor.

Bunlarla birlikte Avrupa’da sarı rengine atfedilen anlamlar; yalan, ihanet, ispiyonculuk, toplumdan
dışlananların, suçluların, borçluların, fahişelerin, ahlâksız hayatların ve aşırılığın, abartının rengi olarak
görülmekte. Bu nedenle Sarı Basın’ın isim kökeninin de hiç de boş olmadığı tarihsel süreçte rengin
kazandığı anlamlarla örtüştüğü bir gerçektir.

Peki asıl üstünde durmamız sorgulamamız gereken nokta nedir? Vatandaş gazeteciliği eliyle, sosyal medya yoluyla bilinçsiz bir şekilde sirkülasyona giren “yanlış bilgiler” mi yoksa tamamen kamuoyu yaratmak amacı ile tepeden birilerinin emriyle yayılan “yanlış bilgiler” mi problemimiz.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/186667

https://indigodergisi.com/2018/04/sari-gazetecilik-nedir/

Yorum bırakın